27 Aralık 2013 Cuma

0
Köpek Gezdiriken Sahiplerinin En Çok Karşılaştığı Sıkıntılar



Köpek besleyen insanlar, düzenli aralıklarla köpeklerini yürüyüşe çıkartırlar. artık yerleşik düzenin büyük çoğunluğu şehirlerde olduğu için de sahipli köpekler cadde ve sokaklarda gezdirilir. bu gezintiler sırasında ise bir çok aptalca soru ve sorun ile karşılaşırsınız.
rottweiler ile gezerken yaşanabilecek sıkıntılardır

-yürüdüğünüz kaldırımda yürüdüğünüz şerit boşaltılır (karşı kaldırıma geçen gördüm)
-başka köpek sahipleri daha 100 metre öteden köpeklerini korumaya alır
-çocuklu kişilerin çocuklarına 'dur,gitme,yanıma gel,kaç' tarzında bağırmaları
-yanınızdan geçen insanların 'canavar bu,karabaş,bu adamı yer' söylemleri
-belli yerlerde tasmasız dolaştırdığınız da koşar adımlarla panik halinde kaçarlar
-çok az bir sayı hariç genelde bütün insanların köpeğinize tereddütle yaklaşmaları ve ya hiç yaklaşmamaları
-ve nedenini anlayamadığım bir şekilde size de cani gözüyle bakmaları
-"ay çok da büyük o, bir şey olsa zapt edebilecek misiniz, doberman mı pitbull mu hangisi bu allahın cezası" (rotweillerdan bahsediyor, tamam iri köpek ama birincisi bir köpek sahibinin elindeki tasmadan onu hiç sallamadan kurtulacak kadar itaatsiz ve iyi yetiştirilmemiş olacak, artı o kadar gözü dönmüş olacak hayvanı naparak sinirlendirmeyi umuyorsa artık,ve 190a 90lık bir adam onu tutamayacak)
-saatlerce parkta dolaştıktan sonra, köpeğin bölgedeki en hoyrat esnafın kapısının önüne dışkılaması.

- ısırır mı
ısırmaz direkt yutar şeklinde karşılık verilebilir.

-sözde hayvan dostu insanlardan çok rahatsız oluyorum. mesela çıkıyorum biraz gezdireyim diye yola çekiyorum götürüyorum. gelmezse "yürü hadi manzaraya daldın" diyorum olmadı . kafasını iki elimle sallıyorum. bu sayede belki dostluğumuz pekişiyor. 

bunu gören sözde çevreci ya da hayvansever zihniyet atlıyor hemen. "sen nasıl insansın ya, hayvanı ne yapıyorsun senin gibileri ipte sallandırmak lazım, yazık ya hayvanın yüzüne bak ne kadar acı çekmiş." tarzı cümleler. sen benim köpeğimle arama niye giriyorsun, sen benim köpeğimle aramdaki diyalogu biliyor musun, onunla bazen bir ekmeği paylaştığımı, ona çayımdan biraz döktüğümü, hasta olduğunda gecenin bir yarısı tıpkı bir insan hastaymış gibi veteriner aradığımı biliyor musun? bilmiyorsun. o zaman karışmayacaksın işte. 

hayır köpeğe yaklaşıyor köpek buna öyle bakıyor ki bir kaşık suda boğacak gibi, hani zincirini bıraksam saldıracak tarzda havlıyor bu zihniyet o havlamadan "canım ya bana da nasıl ısındı hemen sevimli sevimli havlıyor" diyor. birgün salacağım üstüne görecek gününü.

-yabancı köpekler. özellikle de kızgınlık döneminde karşı cins köpekler, sizin gözünüz gibi baktığınız yavrunuzun üstüne çıkmaya çalışabiliyor. neyse ki bizim kız erkek köpekleri kovalıyor. şimdilik öyle bir sorunumuz yok.

-gözükara hayvanseverler yüzünden zor duruma düşersiniz. "ısırır mı?" derler, "ısırmaz ama üstünüze atlayabilir. bundan tedirgin oluyorsanız yaklaşmayın" diye uyarırsınız, "ay ısırmıyorsa bişi olmaz o zaman" diye gelirler, hayvan da "oleey sevicek şimdi beni" diye tribe girip üstüne atlayınca da, "bi köpeğe sahip çıkamıyorsun! gezdirme o zaman bu saldırgan hayvanı!" diye papara yersiniz. 

-birlikte dışarı çıktığınızda, iki dakika oturup dinlenemezsiniz. bir yere gidip bir bardak çay içemezsiniz. asla rahat durmaz. otursanız da, gelen geçenler sanki ilk kez köpek görüyormuşçasına tepki verirler, rahat bırakmazlar. zehir olur çayınız sigaranız. 
bu ve bunun gibi sıkıntılar. örnekleri çoğaltmak mümkün.

Murat Sezer
Devamını oku...

8 Aralık 2013 Pazar

0
Zararlı Gıdalar

Zararlı Gıdalar



KÖPEKLERİMİZ İÇİN ZARARLI BESİNLER

Çoğu köpek sahibi, çikolatanın köpeklerini hasta edebileceğini bilir, ancak soğanın öldürücü olabileceğini bilmezler. Soğanın tüm renkleri, sarımsak ve pırasa gibi akrabaları da dahil.

Boylarına bağlı olarak, hasta olmaları için köpeklerin çok miktarda soğan yemeleri gerekmez. 25 gr. soğan 10 kiloluk bir köpeği hasta edebilirken, iri bir köpek, hastalanıncaya kadar çok daha fazla miktarda soğan yiyebilir.

Belki şimdi kendi kendinize şu soruyu soruyorsunuz: "Beyni olan hangi köpek zaten soğan yer ki?" Ama soğanların çiğ olması gerekmez. Kızartılmış olabilirler, hazır çorbalardaki gibi kurutulmuş olabilirler veya herhangi başka bir şekilde pişirilip hazırlanmış olabilirler. Bir arkadaşım, köpeği Max’i, hafta sonu tatiline çıkarken, kızarmış ve kuru soğanların bulunduğu odada bırakmış. Bir gün sonra eve döndüğünde, boş bir tabak ve yerde salyalar görmüş. Tabakta ne olduğunu bilmediği için önemsememiş, ancak köpeği bayılınca bize getirmişti.

Pek çok teşhis geçirildi ve kanında kanıtı bulduk. Soğan yemişti, hem de çok fazla. Soğanlar, kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobini okside ederek zehirlenmeye yol açar. Hemoglobin, akciğerlerdeki oksijeni emer, sonra besinin enerjiye dönüştürülmesi için beden dokularına bırakır. Hemoglobin okside olduğunda, oksijeni aynı şekilde taşıyamayan kütleler oluşur. Bu küçük kütleler, mikroskop altında incelendiğinde kırmızı kan hücrelerinde görülebilir.

Veteriner hekimler çok sayıda kırmızı kan hücresinde kütle gördüklerinde, soğan zehirlenmesinden kuşkulanırlar. Normalde birkaç kırmızı kan hücresinde kütleler olabilir, ama Max’in durumunda, çoğu kırmızı kan hücresinde bunlar vardır.

Kütleler, genelde kendi başlarına yaşamı tehdit eden sorunlar oluşturmazlar, kırmızı kan hücreleri hâlâ oksijeni taşımaya devam ederler, ama artık o kadar başarılı değillerdir. Aslında daha çok, kırmızı kan hücrelerinin ömürlerini kısalttıkları için sorun oluştururlar. Sonuçta, soğan yiyen köpek anemik olur. Eğer bir köpek, bir seferde çok miktarda soğan yerse, birkaç gün sonra ani anemi oluşabilir. Eğer, köpek pek çok gün üsüste az miktarda soğan yerse, haftalar ya da aylar sonra yavaş yavaş anemik olur.

Soğan zehirlenmesi yaygın değildir. Mutfak artıkları içinde az miktarda verildiğinden, köpeklerde veteriner hekime götürmeyi gerektirecek kadar ağır belirtiler ortaya çıkmaz.

Çoğu köpek, teşhis testleri gerektirecek kadar hasta edecek miktarda soğan yemez. Ayrıca veteriner hekim sarımsak yiyen köpekler de görmezler. Oysa sarımsak da, soğan gibi aynı sonuçlara neden olabilir, ancak sarımsak genellikle çok küçük miktarlarda verildiğinden, köpeklerin zehirlenecek kadar yeme olasılıkları çok düşüktür.

Soğan zehirlenmesinin belirtileri, anemi ve bedende düşük oksijen ile aynıdır; halsizlik, zayıflık, kırmızı renkte idrar, enerji düşüklüğü, soluk ya da mavimsi diş etleri, özellikle idmandan sonra. Soğan zehirlenmesi, bu belirtilerin yaygın bir nedeni olmasa da, gördüğünüz vakit göz önünde bulundurun.

Köpeğiniz çok miktarda soğan yer ise, onu derhal veteriner hekime götürün. Veteriner hekim kusmasını sağlayabilir ya da zehirlenme belirtilerini hafifletecek bir ilâç verebilir.

Zehirlenmeye yol açacak kadar çok miktarda soğan yenilmiş ise, birkaç gün hastanede kalması da gerekebilir. Anemi durumu ağır ise, köpeğin kan nakline ihtiyacı olabilir. Max’e yapıldı ve hayatı kurtuldu.

Köpekler tedaviye iyi yanıt verir ve hızla iyileşirler. Ama köpeğinizi bu riskten korumak için basit bir yola başvurabilirsiniz; soğanları kendiniz yiyin. Onlar sizin için faydalı.


Mutfaktaki Diğer Tehlikeler

Mutfaktaki tek tehlike soğanlar değildir. Bazı başka yiyecekler de köpeğinize zehir olabilir.

Çikolata
Kusma, ishal, depresyon, kalp aritmisi, kas kasılmaları, bayılma, koma.

Küflenmiş Yiyecekler
Alerji.

Peynir
Reaksiyonlar.

Elma Çekirdekleri
Kusma, solunum güçlüğü.

Kiraz Çekirdekleri
Kusma, solunum güçlüğü, koma.

Patates Kabuğu
Ağız kuruluğu, kusma, ishal.

Tütün
Kusma, baş dönmesi, salyalanma, kalp atışında hızlanma.



Yapay tatlandırıcı içeren şekerler XYLITOL: (yapay tatlandırıcı)
National Animal Poison Control Center tarafından Temmuz 2004′te risk olarak tanımlanmış. Karaciğere zarar veriyor ve ölümcül olabiliyor.

SOMON :
Çiğ somonun tüketilmesinden 5 ila 7 gün içerisinde ortaya çıkıyor. Semptomları lethargy (uyuşukluk diye biliyorum ama tıpta başka anlamı varsa yanlış olmasın) ve aneroksiya. İlk 2 gün vücut sıcaklığı 40- 41 dereceya çıkart sonra normale döner. 4. gün sürekli kusma hali görülür. Kusmayı kanlı ishal takip eder. Dışkı genellikle parlak sarı renktedir. Önlemesi ise basittir, köpeğinize çiğ balık verilmeyecektir.

SOĞAN SARIMSAK :
Köpekler soğan tükettiklerinde hemolitik anemi görülür. Soğanın pişmiş ya da çiğ olmasının bu durumda pek de bir etkisi yoktur. Köpekler küçük dozlardaki soğanı tolere edebilirler. Dr. Richards’a göre (kimdir bilmiyorum) köpeğe pişmiş soğan verilmesi pek de zararlı değildir ancak soğan içeren bir gıdada et suyu tarzında soğan içeren birşeyler eklenilmemelidir.


ÜZÜM- KURU ÜZÜM:
Üzüm ve kuru üzümlerin fazlası köpeğimiz için toksik. Belirtileri kusma ishal böbrek yetmezliği olarak ilk 24 saat içinde kendini gösteriyor. Köpeğin kurtulma şansı yüksek ancak böbreğe zarar verebiliyor. 3-4 adet üzüm zehirlemeye yol açmıyor ancak masadan 1 tabak dolusu üzüm kaybolursa paniklemenizde hiç sakınca yok.. Hemen veterinerinizi arayın.

MANTAR :
Birkaç tip mantarın tüketilmesi toksik etkiye yol açıyor. Amanita Phalloides en zehirli olanı. Diğer Amanita tipleri onun kadar zehirli değil. Karaciğer ve nerolojik rahatsızlanmalara yol açar..

BROKOLİ:
Dietteki brokoli miktarının %10u geçmesi gastrointestinal rahatsızlıklara neden olur. Bu oran %25in üzerinde çıkarsa ölümcüldür. Brokolideki toksik ingredient (içerik)Bothiocyanate’dır. (Cyanate siyanür değil miydi?)
Ancak brokoli içerdiği bioflavinler ve kansere karşı koruyucu etkisi olması sebebyile az da olsa diyette verilmelidir.



Soru: Köpeklerimiz için Zararlı gıdalar nelerdir ?

Cevap: İnsanların yedileri bazı gıdaların çeşitli hayvanlarca da yenmesinde sakınca yoktur ama köpeklerin farklı metabolizmaları yüzünden onlarda tehlikeli olabilir.
Bazıları sadece basit sindirim sorunlarına yol açar halbuki bazıları ciddi hastalıklara sebep olur,hatta ölüme bile yol açabilir.

Köpekler aşağıda ki listedeki gıdalarla (Kasten yada istemeyerek) beslenmemelidirler !!!

(Listede eksikler bulunabilir bunları zaman içinde tamamlayacağız)

Alkollü meşrubatlar = Sarhoşluk, koma, ve ölüme sebep olabilir.

Bebek maması = Soğan tozu içerebilir.Köpeklerde zehirlenmeye sebep olabilir.Fazla miktarda verilmesi beslenme sorunlarına yol açabilir.

Balık Kılçığı,Kümes hayvanları kemikleri ve diğer et kaynakları kemikleri = Sindirim sistemini tıkayabilir yada yırtılmalara sebep olabilir.

Kedi Maması = Genel olarak çok yüksek protein ve yağ ihtiva eder. Egzema ya ve yağlanmaya sebep olur.

Çikolata,Kahve,Çay ve diğer kafeinler = Köpekler için Zehirli olabilen ve kalbi ve sinir sistemini etkileyebilen kafein, theobromine, veya theophyllineyi içerir..

Turunçgil özütleri (limonata vs) = Kusmaya sebep olur

Yağlı Garnitürler = Pankreas ı yorar ve pankreatit hastalığına sebep olur

Üzüm ve kuru üzüm = Böbreklere zarar verebilen bilinmeyen bir toksini içerir

Şerbetçiotu = bilinmeyen bileşiği Soluğun kesilmesine,kalp atışının hızlanmasına,yüksek ateşe,nöbet ve felçe hatta ölüme sebebiyet verir.

İnsanlar için olan demir içeren vitaminler = Sindirim sistemine zarar verir ve Karaciğer ve böbrekler dahil pek çok organ için zehirlidir.

Karaciğer (Fazla miktarda) = Kasları ve kemikleri etkileyen A vitamini zehirlenmesine sebep olur.

Fındık-ceviz türevleri = Sindirim sistemini,sinir sistemini ve kasları etkileyen zehir içerir.

Haşhaş-Kendir-Kenevir = Kusma ile sinir sistemine baskı uygular,kalp hızını artırır.

Süt ve Süt ürünleri = Bazı büyük köpekler ve kediler Laktoz u sindirecek yeterli enzim e sahip değildir.Bu diyare’ ye sebep olur. Evcil hayvanlarımız için Lactose-free süt ve süt ürünleri bulunmaktadır.

Küflü , Bozuk Gıdalar = Çeşitli ve fazla toksin zehirlenmeye,kusmaya diyare’ye sebep olur ve pek çok organı etkiler.

Mantar = İçeriğindeki toksinler tüm vücut sistemini etkiler..Şok’a hatta ölüme sebep olabilir.

Soğan ve sarımsak (çiğ,pişmiş yada tozu) = İçeriğindeki sulfoxide ve disulfide kırmızı kan hücrelerine hasar verir ve kansızlığa sebep olabilir.Kediler köpeklere oranla bu gıdalara daha duyarlıdır.
Sarımsak,Soğana nazaran daha zehirsizdir.

Trabzon Hurması = Çekirdekleri bağırsakta tıkanmaya ve incebağırsak iltihabına sebep olabilir.

Şeftali ve erik çekirdeği = Sindirimle ilgili risalenin engeline sebep olabilir

Patates,Ravent,Domates ve Patates – Domates püresi = Sindirim,sinir ve üriner sistemi etkileyen oksalat ( oksalik asit) içerir. Daha çok çiftlik hayvanları için sorundur.

Çiğ Yumurta = Avidin denen bir enzim içerir,Biotin azalmasına sebep olur (bir B vitamini) Bu cilt ve tür problemleri görülmesine sebep olabilir.
Çiğ yumurta Salmonella ya sebep olabilir

(Salmonella.= zehirlenmeye sebep olan bir mikrop/bakteri)

Çiğ Balık = Thiamine (Bir B Vitamini) eksikliğine sebep olur. Buda iştah kaybına,Nöbet ve felçe,ciddi vakalara hatta ölüme sebebiyet verebilir.
(Ne kadar çok çiğ balık verilirse bu ortak sonuçlara o kadar yaklaşılır)

Tuz = Fazla alındığında eletrolit dengesini bozar.

Taze Fasulye = Sindirim sistemini tuzağa düşürür. “Yabancı vucut bağı” da denir.

Şekerli Gıdalar = Obeziteye,diş problemlerine ve şeker hastalığına sebep olabilir.

Artık Yemekler = (Masadan arta kalanlar) = Artık yemekler dengeli beslenme öğesi değildir.
Kendi beslenme gıdalarının %10 unu asla geçmemelidir.Et atıkları yağ içerebilir,kemikler ise besin değildir.

Tütün = İçeriğindeki nikotin sindirim ve sinir sistemini etkiler.Kalp ritminde aşırı hızlanmaya,inme’ye,koma’ya ve ölüme sebep olabilir.

Mayalı Hamur = içeriğindeki gazlar sindirim sisteminde sorunlara,ağrıya ve mide-bağırsak yırtılmalarına sebep olabilir.



Kaynaklar :

Yard. Doç. Dr. Kürşat ÖZER / PetMagazine Dergisi Eylül/Ekim 1998

vetinfordogs.com – peteducation.com

Devamını oku...

0
KÖPEKLERDE AŞI PROGRAMI

Köpeklerde aşı programı nasıldır ? 
Hangi haftalarda yapılır ! Hangi aşılar kullanılır?



6.hafta puppy dp ( karma aşı - 6 haftalık yavru köpekler için )

9.hafta dhp+l ( karma aşı )

12.hafta dhp+l ( karma aşı )

14- 15.hafta r + droncıt ( kuduz aşısı + kist ilacı enjectabl )

not: veteriner hekiminiz bölgenizde risk oluşturan enfeksiyonları göz önünde bulundurarak karma aşı seçimini yapar ve uygular. Gerekli gördüğü aşıları program içine dahil eder ve aşı karnesine işler.
Yavru köpekler için ölümcül olan ve tedavisi güç olan viral enfeksiyonlara karşı aşılama çok önemlidir. Enfeksiyona yakalandıklarında % 90 ölümle sonuçlanır.aşı programına zamanında başlanıp, programa tam bir uyum içinde devam edildiğinde, dostunuzenfeksiyon riski ortadan kalkmış sağlıklı bir yaşama ilk adımını atmış olacaktır.aşı programına başlamadan önce yavru köpeklerin anneden geçmesi olası bir parazit enfeksiyonuna karşı parazit tedavileri yapılmış olmalıdır.6-8 haftalıkken aşı programı başlar.6 haftalık köpek yavruları için hassasiyetle hazırlanmış özel karma aşılarla ( puppy dp ) aşı programına başlamak gerekir. Böylece savunma sistemi antijenlerlekarşılaştığı ilk görevini bünyeyi sarsmadan başarıyla tamamlar ve viral enfeksiyonları tanıyarak antikor üretmeye başlar.daha sonra vücuttaki antikor titresini belirli bir seviyeye getirmek için 21 gün arayla aynı antijenleri içeren karma aşıların tekrarı yapılır.ancak 3.tekrarda bağışıklık istenilen düzeye gelir.daha sonraki haftalarda aşı programı kuduz aşısı ve kist ilacı enjeksiyonuyla tamamlanır...

Artık dostunuz, kendisi için hayati risk oluşturan enfeksiyonlara karşı savunma sistemini oluşturmuş olacaktır. Bundan sonra yapılması gereken senelik hatırlatma aşılarıyla bağışıklık seviyesini aynı düzeyde tutmaktır.veteriner hekiminizin belirlediği tarihlerde senelik hatırlatma aşılarını aksatmadanmutlaka yaptırmalısınız. Senelik hatırlatma aşıları daha önceki aşı programında yapılan temel aşıların( karma , kuduz ) tekrarı ve bölgenizde enfeksiyon riski veteriner hekiminiz tarafından belirlenendiğer aşılardan ( öksürük, tetanoz, piroplasmose, parainfluenza vb. ) ibarettir.halkımız arasında kist aşısı olarak bilinen droncıt ( bayer ) aşı değil parazit ilacıdır.enjectabl ve
tablet formları bulunur.droncıt 6 haftalık periyotlarla uygulanmalıdır.en uygun kullanım ilk 6 haftada enjeksiyon ( enjectabl form ), sonraki 6.haftada ağızdan ( tablet form ) kullanımıdır. Bu şekilde dostunuz en azından 3 ayda bir veteriner hekiminiz tarafından muayene edilerek tam bir sağlık kontrolünden geçmiş olacaktır.

* her veteriner hekim in uyguladığı aşı programı diğerleriyle aynı olmayabilir, biraz farklılıklar söz konusudur.
* veteriner hekiminizin uyguladığı aşı programına tam ve eksiksiz uyum, aşı programından istenilen verimin alınması için şarttır.
* aşı programından önce ve aşı programı sırasında enfeksiyona açık olan yavru köpeğinizi enfeksiyon riski olan bölgelerden uzak tutmalısınız.kesinlikle aşılı dahi olsa diğer köpeklerle temas ettirmeyiniz.parklarda dolaştırmayınız.
* aşı yapıldıktan sonraki hafta içinde kesinlikle banyo yaptırmayınız.
* aşı dostumuzun vücut ısısının yükselmesine ( ateş ) neden olacaktır.bu fizyolojik bir olaydır.kesinlikle asprin ve benzeri bir ateş düşürücü ilaç vermeyin.veteriner hekiminiz önerisi dışında kullanılan bu tip ilaçlar özellikle kedi ve köpekler için toksik etkili olabilir ve zehirlenmeye yol açabilir.aşırı bir hassasiyet söz konusuysa veteriner hekiminize başvurunuz. Aşı sonrası istirahat yeterli olacaktır.
* aşılamadan sonra aşı bölgesinde oluşan hassasiyet ve deri reaksiyonları için veteriner hekiminize danışınız.
*aynı zamanda iki farklı aşının yapılması fazla yüklenme sonucu istenilen verimi düşüreceğinden tavsiye edilmez.ancak aşıyla birlikte enjeksiyon tarzında kist ilacı " droncıt " uygulanabilir.

KAYNAK:ROTTURK
Devamını oku...

0
EFSANE ERKEKLER '' Jumbo vom Kümmelsee ''

Devamını oku...

7 Aralık 2013 Cumartesi

0
ROTTWEİLER IRKININ ÇOCUK SEVGİSİ :) (VİDEO)

Halk arasında ne kadar kötü bilinse de sanılanın aksine sevgi dolu büyük köpüşlerdir . :) 


1


2


3


4
Devamını oku...

1
EN ÇOK SORULAN SORU BESLENME !! KÖPEK BESLENMESİ İLE ALAKALI HER ŞEY !



EN ÇOK SORULAN SORU BESLENME !! 

KÖPEK BESLENMESİ İLE ALAKALI HER ŞEY !



Köpeğin Temel Besin Gerensinimleri ve Fonksiyonları

1) Protein
Yeni hücrelerin oluşmasında, yıpranan dokuların yenilenmesinde, köpeğin enerji ve güç kazanmasında gereklidir. Gelişmekte olan genç köpekler, yaşlı köpekler; bekçi, av, çoban köpeği dışarıda bulunan ve sürekli enerji harcayan köpekler evde bulunan ve fazla hareket etmeyen köpeklere oranla daha fazla proteine ihtiyaç duyar.

Yavru emziren anne köpeklere de her zamankinden daha fazla proteinli besinler verilmelidir.

Protein, doğada hayvansal ve bitkisel olarak bulunur. Köpekler için daha uygun olan hayvansal olanıdır. Et her türlü proteini içerir, bununla birlikte protein değeri yüksek ve düşük olan etler vardır. Mesela aynı hayvanın sık ve sert kaslı etleri, gevşek kaslara oranla daha yüksek protein değerlidir.

Sözgelimi yürek, böbrek, bacak, kol bölgesinin etleri daha yükse değerde protein taşır. Ayrıca fazla yağlı olmayan dana, sığır, koyun etleri de tavuk etine göre daha yüksek proteinlidir. Bir miktar yağ köpek için gerekli olmakla birlikte, ne türde olursa olsun fazla yağlı etler köpeğe verilmemelidir.

Etlerin veriliş biçimi de ayrıca önemlidir. Pişirilen etlerin içindeki besin değerlerinin bir kısmı kaybolur, bu yüzden bunları ---cıg--- ya da yarı ---cıg--- halde vermek daha doğrudur.

Kıyılmış et köpeklerin sindirim sistemleri için uygun değildir. Etlerin parçalar halinde verilmesi gerekir. Böylece köpeğinizin organizması bundan daha yüksek oranda yararlanabilir. Balık gibi kılçıklı, tavuk gibi ince kemikli hayvan etlerinin verilmesi halinde bunların iyice ayıklanması zorunludur. Tavuk kemikleri parçalanırken, sivri ve ince kıymıklar haline dönüştüğünden en az balık kılçıkları kadar zararlı olur.

Süt, özellikle genç köpeklerin beslenmesinde ve gelişmesinde yararlanılan bir protein kaynağıdır. Bununla birlikte zaman zaman yetişkin köpeklere de süt verilebilir. Yalnız burada bir noktayı daima göz önünde bulundurmak gerekir. Köpek sütü, inek ve koyun sütünden çok de---gıs---ik bir değere sahiptir. Köpek sütünde protein ortalama %11\'ken, inek sütünde ortalama %4\'tür. Nuna karşın yağ ve karbonhidrat oranı inek sütünde daha yüksektir.

Köpek sütünün bu özelliği yavru köpek beslenmesinde büyük önem kazanır. İnek sütünün anne köpeğin sütüne eş değer olmadığı bilinmeli, yavru köpeğin annesinden erken ayrılmasına izin verilmemelidir. Aksi halde yavru sağlıksız olabilir. Yapılabiliyorsa, yetişkin köpeklere verilecek sütün az yağlı olması tercih edilmelidir.

Peynir ve yumurta diğer protein kaynaklarıdır. Bunlar sık olarak verilmemelidir. Yumurta, fazla kalori harcayan av ve yarış köpeklerine pek sık olmamak koşuluyla takviye olarak verilebilir. Peynir ve yumurtayla sık beslenme köpeğin karaciğerini yorar ve üzücü karaciğer problemlerine yol açar.

2) Karbonhidrat
Köpeklerin ana besin kaynakları arasında yer alan karbonhidratlı yiyecekler, tahıllar ve papateslerde bolca bulunur. Bununla beraber, bunlar köpekler tarafından pek sevilmez, onalr için çekici bir hale getirilmedikçe istekle yenmez. Halbuki, bunlar orgonizmanın yaşamını sürdürmesi için zorunlu olan enerjinin sağlanmasında gereklidir.

Köpeklere veriilmesi tercih edilecek karbonhidratlı yiyeceklerin başında ekmek (tercihen kepekli veya esmer), şekersiz bisküvi, pirinç, bulgur, yulaf, mısır lapası sayılabilir. Bu yiyeceklerin kemik veya et suyuyla yapılması, daha istekle ve sevilerek yenmesini sağlayacağından yararlıdır. Bu lapaların bulamaç halinde olmaması iyice pişmekle beraber pilav gibi susuz olması zorunludur. Aksi halde köpekte ekşime yapar ve tüm yenilenlerin dışarı atılmasına neden olur.

3) Yağ
---cög---unlukla köpeğe verilen çeşitli besinler arasında yeterli ölçüde bulunur. Günlük besininin %10\'unun hayvansal veya bitkisel yağlardan oluşması yeterlidir. Yağ, köpeğe verilen vitamin ve minerallerin değerlendirilmesinde olduğu kadar, köpeğe enerji vermeye de yarar.

4) Vitamin ve Mineraller
Köpeklerin birçok vitamin ve minerale ihtiyacı vardır. Alınan yiyeceklerin organizmaya yararlı hale dönüşmesi, organizmanın gelişmesi, hücrelerin kendini yenilemesi ve direnç kazanması için bunların alınması zorunludur. özellik A, D vitaminlerinin, B Kompleksin, kalsiyum ve fosforun önemi büyüktür. Bunlardan başka bakır, demir, çinko, postayum, klor, sodyum köpeğin gereksindiği mineraller arasında sayılabilir.

Vitamin ve mineraller sebze, meyvelerde büyük oranda olmasına karşın köpekler bu yiyeceklere iltifat etmez. Köpeğinize bunları yedirmenin yolu elma, havuç, marul, lahana gibi meyve ve yiyecekleri severek yediği yiyeceklerin arasına rendelenmiş olarak karıştırıp vermektir.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir şey daha vardır. Köpeklerin sindirim sistemi selülözü sindirecek bir yapıya sahip olmadığından lifli ve kart sebzelerin verilmesine gerek yoktur.

Dilenirse tablet veya toz halinde bulunan vitamin ve minerallerden köpeğinizin beslenmesini takviye edebilirsiniz. Tabi bu durumda veterinerinize danışmalısınız. Yine A, D vitaminleri için balık yağına başvurabilirsiniz. Köpeğinizin kalsiyum gereksinimini ise doğal yollardan karşılaması daha iyidir. Bunun için en iyi kaynak sığır veya dana kemiğidir. Bu iri kemikler köpeğinize uygun büyüklüklerde kırılarak ve ilik yerleri açılarak verildiğinde köpeğiniz kalsiyum gereksinimini sağlamasının yanında psikolojik bir doygunluk da sağlar.
Devamını oku...

28 Kasım 2013 Perşembe

0
ANA KAN HATLARI VE YAVRU SEÇİMİ !!

ANA KAN HATLARI VE YAVRU SEÇİMİ 


Başlamadan belirtmek isterim,
bu derlediğim konu, rottweiler ırkı hakkinda derinlemesine ilgi duymayanlara fazlaca detaylı gelebilir.

Zaten fazlasıyla irdelemis olduğum bazı efsanevi köpekleri, 
babadan oğula temize çekip ana kan hatlarını özet şeklinde sunmak istedim.

Alınacak yavrunun sahip olması muhtemel fiziki ve mental özelliklerini 
ancak gelmiş olduğu kan hattina bakarak tahmin edebiliriz.
Yavruda olmasini istemedigimiz özellikler olabilir 
yavru arama sürecinde takıntı haline dönüşen bazi noktalar olabilir,
Sarkık dudak, pembe ağız, uzun tüy vs. gibi özelliklerden kesinlikle yavruda olmasını istemediklerimiz olabilir,
bunlardan kaçmak için bu kusurları veren hatlardan kaçmak bir ihtimal şansımızı arttıracaktır.

Aynı şekilde iş yapma güdüsünü oldukça yüksek tutulabilmiş ve 
babadan oğula bu anlamda başarılı bir aktarım sağlayarak günümüze kadar ulaşmış hatlar, 
köpegi ile eğitim anlamında ilerleme önceliği olanlar için,
diğerlerinden bir adım önde düşünülmelidir.

Hatları tanıyan ve beğenisi oluşmuş bir rottweiler meraklısı için,
Yavru arayışı aşağı yukarı hep aynı yörüngede devam eder.
Hattın artıları eksileri bilinir ve yavru alinacak eşleşme seçilir.

Dahada basite indirgersek.

Misal ben, 

Balou'ya hayranim, 
Jumbo'nun genetik olarak en basarili yavru atan Balou yavrusu oldugunu düşünüyorum,
günümüzde Balou-Jumbo bayragini Lennox'un devralabileceğini hissediyorum, 
ve Lennox yavrusu alıyorum
ama
Akino benim için bir adım önde olsaydı,
Günümüzde Mambo-Akino-Henry hattini devraldığını düşündüğüm Ismar'dan yavru alırdım.
Yada gösterişli kafa yapısı olan yavru isteseydim Rick-Mambo hattına yönelirdim

Vs vs vs.

Süreç kabaca bundan ibaret.
Son olarak sunu ekleyelim, 
yapilan seçimler size beklentinizi karşılayacak yavruyu asla garanti etmez,
Sadece sizi o yavruya yaklastirir,
her yavru, hattinin birer temsilcisi olsada, irk standardi anlaminda basarili olmayabilir,
size beklentinizi karsilayacak yavruyu getiren büyük ölçüde şansınızdır.

RICK HATTI
1973 Ives Eulenspiegel
1976 Dingo vom Schwaiger Wappen 
1983 Santo vom Schwaiger Wappen 
1986 Benno von der Schwarzen Heide 
1989 Doc von der Teufelsbrücke 
1993 Rick von Burgthann

BALOU HATTI


AKINO HATTI

FILOU HATTI

GRINGO HATTI

YORK HATTI

VICO HATTI

GIL HATTI

ATOS HATTI

MAX HATTI


Armağan Şimşek 
Devamını oku...

0
EFSANE ERKEKLER ''Akino von der Lauterbrücke''

Akino von der Lauterbrücke



Akino von der lauterbrücke

1997-10-16, adrk 097842
hd-frei ed +
65cm/50kg
bh, ad, ztp, schh/vpg/ıpo ııı, gekort.bis eza
multi v1, dt.vdh-ch.(adrk)
owner: paul-hermann wurz
sire: mambo von der teufelsbrücke 
dam: onda von der teufelsbrücke




ADRK nın çok kullandığı güzel bir damızlıktır,Spindler imzalı ZTP si de var,24.10.99:boy:65cm,göğüs çevre: 89cm,kilo:50kg,beden yatay uzunluk:76cm,üst kafa:15cm,ağız:8.5cm,göğüsderinlik:31cmiri,güçlü,uyanık_canlı mizaçlı bir erkek.Güzel şekil almış kafa,koyu renk gözler,makas ısırış.güçlü bir boyun,geniş bir göğüs,ön bacaklar doğru açılar göstermiş,ön iki bacakta hafif dışa dönüklük var,üst çizgi güçlü ve düzgün,arka bacaklar çok güzel açılar göstermiş,basışları doğru ve çok güzel kaslanmış.Kısa tüy yapısında ,kahverengi lekeler her yerinde sınırları belirsiz.Serbest rahat güzel bir yürüyüşü var.
http://www.vomaztlan.com/rottweiler-gal ... uterbrucke

Devamını oku...

27 Kasım 2013 Çarşamba

0
EFSANE DİŞİLER ''UNJA V BLEİCSTRASSE''

UNJA V BLEİCSTRASSE



Bu dişinin ZTP raporunu okudum,ağız içi pigmentasyon hafif pembe lekeli ve dudak biraz gevşek bulunmuş. Güzel bir stopu var, FİLOU nun kızında daha fazla karizmatik surat olabilirdi,klasik dişi suratını aşamıyor,ama hakemin de dediği gibi beden orantılı ve estetik bir dişi anatomisi,göğüs güzel,bacaklar estetik açılar göstermiş,hafif düşük sağrı yapısında,iskelet gücü çok güçlü değil,dişi için normal,60cm ve 41kg miş.Ama totalde gözü rahatsız eden eksiği yok gibi,beğenmemek zor:




Kaynak:Rottforum Yöneticisi ''HACIMURAT''
Devamını oku...

0
EFSANE ERKEKLER ''PRİNCE HAUS OF LAZİC''

                                 PRİNCE HAUS OF LAZİC






Bosnalı bir çiftliğin köpeğiydi birçok dereceler almış vitrinli bir köpek,Natalya Hanımdan duyduğuma göre kısa süre önce zehirlenerek öldürülmüş,tabi önce bir canlı olduğu için sonra da seyir değeri sebebiyle üzülmemek elde değil,total olarak güçlü ve güzel bir erkek ve özellikle surat karizması gerçekten az bulunur bir hayvan,bu çiftlik yukarda sözü geçenler kılasmanında, ben damızlıklarına baktım birkaçı gerçekten ADRK nın iyileri ayarında.
Mesela ellerindeki TARRA HAUS OF LAZİC de gerçekten kaliteli ve güçlü bir dişi,kafa gücü ve surat karizması da var,epeyce yüksek şow dereceleri de almış doğal olarak,kusur bulmak zor cinsten bir dişi,meşhur KENDY tarzı güçlü bir dişi; onun kadar kaliteli mi elbette değildir,ama kürsüde rakibi olabilir:




Kaynak:Rottforum Yöneticisi ''HACIMURAT''

Devamını oku...

26 Kasım 2013 Salı

0
Köpeklere tuvalet eğitimi nasıl verilir?





Bir çok köpek sahibine göre köpeğin yaşı kaç olursa olsun, günde iki kere dışarı çıkarılması yeterlidir. Fakat bu yanlıştır.

Köpeklerin tuvalet düzeni; yedinci haftadan dördüncü aya kadar günde 4 kere, dördüncü aydan yedinci aya kadar günde 3 kere, yedinci aydan sonra da günde 2 kere tuvalete çıkarmak şeklinde olmalıdır.

Tuvalet eğitimini beslenme düzeniyle paralel olarak yapmak eğitim sürecini hızlandırır ve kolaylaştırır. Standart bir program belirleneceğinden, köpeklerin önünde sürekli mama ve su bulundurulmaması gerekir. Çünkü bu kazalara sebep olabilir.

Her gün belirlenen saatte yemek verilmelidir, köpek yemeğini yedikten sonra kaplar kaldırılmalıdır. Tuvalet eğitimi süresince bunlar yapılmalıdır. Çünkü köpek yemeğini yedikten sonra tuvaletini yapacağından, "tuvaletini yapmanı istediğim yer burası" mesajı en net yemeklerden sonraki zamanlarda verilebilir.

Köpek yemeğini yedikten sonra tuvaletini nereye yapması isteniyorsa oraya götürülür, serbest bırakılır. Bunun için 2-3 metrelik uzun kayışlar kullanılabilir. Köpek istenilen yere tuvaletini yaptıktan sonra bolca ödüllendirilir ve tekrar aynı yere yapması için teşvik edilir.

Tuvalet eğitiminde kesinlikle negatif davranış yoktur. Gazeteyle dövmek, burnunu dışkıya sürmek ya da bağırıp azarlamak eğitimi son derece yavaşlatacak ve geriletecek davranışlardır. Bu negatif hareketler, bazı karakterlerdeki köpekler için, gelecekte heyecanlanma ve strese girme durumunda altına kaçırma olarak geri dönebilir.
Devamını oku...

0
KÖPEKLER NEDEN ISIRIR?



Köpeklerde pek çok davranışın nedeni içgüdüseldir. Bu durum köpeklerin ırklara bağlı karakterinin bir yansıması olarak kabul edilebilir. Örneğin bazı köpeklerin bekçilik özelliğinin olmasına karşın bazılarında bu özelliğin olmaması gibi.
Isırmak, köpeklerin doğasından gelen bir davranıştır. Çünkü doğal yaşamda yiyeceğini elde edebilmek için ve kendini korumak için savaşmak zorundadır. Yüzyıllar boyunca sosyalleştirilerek insanlar ile birlikte yaşamasına karşın bu içgüdüsel davranışı özellikle kendini tehlikede hissettiği ve yiyeceği alınmaya çalışıldığında sergilemekten kaçınmaz.
Ayrıca köpekler koruma içgüdüsüyle kendilerini, sahiplerini veya mekanlarını tehlikede hissettiği durumlarda, ani gürültü ve hareketlerde, aşırı uyarı durumlarında, kızdırıldığında, daha önce yaşadığı ve zarar gördüğü bir davranışın tekrarı gibi bir durumda da saldırganlaşabilir ve ısırabilir.
Bu içgüdüsel durum dışında özellikle saldırganlık eğitimi verilmiş köpeklerde sıkça gözlenen bu durum hoş olmayan olayların yaşanmasına neden olabilir.
Doğasından gelen bu içgüdüsel davranışın önlenebilmesi ancak yavru döneminde verilen eğitimlerle mümkündür. Onunla bol bol insanların yoğun olduğu parklarda gezinti yaparak, çocuklara, bisiklet ve araba gibi hareket eden araçlara hatta diğer köpeklere alışmasını sağlamalısınız. Mümkün olduğunca kafasını, kuyruğunu ve ağzını okşayarak ve çevrenizdeki diğer insanlarada okşatarak bu temasa alışmasını sağlamanız oldukça fayda sağlayacaktır.
Yemek yerken önünden tabağını alarak veya ağzından kemiğini alarak bu durumu kabullendirmeli ve sizi ısırmasına oyun amaçlı da olsa izin vermemelisiniz. Mutlaka ve mutlaka hayır, dur veya yapma komutlarını öğretmeli size itaat etmesini sağlamalısınız. Aksi halde müdahale etmeniz gereken durumlarda ona söz dinletmeniz mümkün olamayacağı gibi zor anlar yaşamanıza da neden olabilir.
Bu durumların dışında köpeğin algılamasının kısıtlandığı anestezi, yaralanma, şok ve kavga gibi durumlarda size de tepkili olabileceğini unutmamalı ve temkinli olmalısınız.
Her ne kadar gerekli eğitimleri vermiş olsanızda tasmasız gezdirmemeye özen göstermelisiniz.
Ayrıca unutulmaması gereken önemli bir durumda yanında yavruları olan anne köpeğe fazla yaklaşılmayacağıdır. Annelik içgüdüsüyle yavrularına zarar gelebileceği endişesiyle onları korumak isteyeceğinden saldırganlaşarak ısırabilir.
Tüm çabalarınıza karşın ısırma içgüdüsünü engelleyemeyeceğiniz durumlar olabilir. Bu büyük oranda köpeğin karakteriyle ilgilidir. Böyle bir durum söz konusu ise çevrenizdeki diğer köpeklere, kedilere veya insanlara zarar vermemek ve tehlikeli bir durum yaşamamak için özel ağızlıklar kullanmalısınız…
Emirhan Tetik
Devamını oku...

5
ROTTWEİLER HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

   ROTTWEİLER HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Genel olarak, gürültülü köpekler değillerdir. Havlamak yerine, sessiz ve dikkatlice herşeyi izlemeyi tercih ederler. Herhangi bir olayda, kendilerini ya da ailelerini tehlike altında hissederlerse, genellikle saldırmadan ve uyarmadan direkt saldırıya geçerler. Bu özellik, rottweiler köpeklerinin karakteristik bir özelliğidir. Eğer evinize bir hırsız girerse, köpeğinizde evinizin içinde yaşıyorsa, asla havlayarak hırsızı ürkütmez. Tam tersine, onu sessizce takip eder ve en uygun zamanda hırsızı pasif hale getirir. Eğer köpeğiniz havlıyorsa, önemsemediği fakat yaklaşmasını istemediği bir durum vardır. Örneğin bir kedi ya da kuş gibi...

Tüm köpekler gibi, iyi eğitilmemiş ve sevgiyle büyütülmemiş rottweilerlar da tehlikeli olabilir. Sert köpek olsun, keskin köpek olsun diye küçük yaşta karanlık mekanlara kapatılmış, kulakları kesilmiş rottweilerlar, agresyonu en yüksek köpekler arasındadır. Güçlü vücut yapısı nedeniyle de, oldukça tehlikeli bir hale gelirler. Herhangi bir yabancıya, ölümüne saldırabilir. Psikolojisi bozuk bir insan nasıl katil oluyor ise, köpeğiniz de aynı duruma düşebilir. Bu nedenle rottweiler alırken iki kez düşünmeli ve onu henüz yavru iken sosyalleştirmelisiniz.

Sosyalleşmemiş ve psikolojisi bozulmuş rottweilerlar, genellikle diğer hayvanlar ile geçinemezler. Örneğin yolda sizinle birlikte yürürken bir kedi görürse, kediyi kovalamak için sizi yerlerde bile sürüyebilir. Bu tarz köpekler, genellikle her tanıştığı köpeğe liderlik yapmak ve köpekler arasında alfa rolü üstlenmek ister. Bu nedenle de, karşılaştığı her köpeğe önce güzellikle, eğer güzellikle olmuyorsa zorla boyun eğdirmeye kalkar. Bu da istenmeyen kavgalara ve sizin çok zor durumda kalacağınız olaylara sebep verebilir. Acı eşiği çok yüksek olan ve çok güçlü olan bu köpekler mutlaka sosyalleştirilmeli ve asla agresyonunun yükselmesine izin verilmemelidir. Zira sonuçları, bir felakete sebep verebilir.

Yerleşik yaşayan bazı romalılar ise, Neckar Nehri kenarında kalelerini ve bankalarını korumakta bu köpekleri kullanmışlardır. Zaman içerisinde, kervanların korumasında da kullanılan rottweilerlar, ticari ve ekonomik açıdan, halka çok fayda sağlamışlardır...
Kırmızı Kiremit Kasabası Köpeği: Rote Wil ( Kırmızı Kiremit ) kasabası, aynı zamanda Rottweiler köpeklerine de ismini vermiş olan kasabadır. Kırmızı kiremitlerin çok ağırlıklı bir mimariye sahip kasaba, halen o dönemden kalma binalarını muhafaza etmiştir. Bu kasabada yaşayan ve büyükbaş hayvanları koruyan iri yarı bu köpeklere dde Rottweiler denmiştir. O dönemlerde iyi yarı köpekler genellikle koruma köpeği olarak kullanılıyordu. Daha ufak olanlar küçük baş hayvanları korumak için görevlendirilirken, Rottweiler gibi mastif tipi köpekler, kervanları korumak ya da büyük baş hayvanları vahşi kedilerden korumak amacıyla kullanılıyordu. Bu bölgelerde halen border collie cinsi köpekler, sürü gütmede kullanılmaktadır. Tabi ki, bir rottweiler sahibi olmak aynı zamanda aristokrasinin de ayrılmaz bir parçasıydı.

Rottweiler köpekleri, aynı zamanda kasaplar tarafından da kullanılmıştır. Bütün gün çalışan kasaplar evlerine dönerken paralarını genellikle bir parça derinin içerisine yerleştirip, bunu da rottweiler köpeklerinin omuzlarına asarlardı.

19. yüzyılın ortalarında, sürülerin yollardan gitmemesi için kanunlar çıkartıldı. Bu dönem, aynı zamanda demiryolunun da keşfedildiği zaman dilimidir. Bu gelişme ile birlikte, Rottweiler köpekleri, daha çok taşıma köpeği olarak kullanılmaya başlandı. Arabaları çeken atlara ve eşşeklere eskortluk yapan bu köpekler, büyük emeklerden sonra WWI tarafından ilk standartlarına Almanya' da ulaştırılmıştır. WWI ilk Rottweiler Kulübünü kurmuş ve rottweiler köpeklerinin, nasıl görüneceğine dair ilk standartı getirmiştir. Erkek, dişi, yavru gibi ayrı ve detaylı tanımlamalar ile standartların getirildiği Rottweiler ırkı, bu sayede yok olmaktan kurtulmuştur.

Rottweilerlar, Amerika' ya ve oradan diğer ülkelere, bu ülkeleri ziyaret eden Almanlar tarafından getirilmiştir. Amerika' da ilk kayıt ise AKC tarafından 1931 yılı olarak belirtilmektedir. İlk kayıtlardan bir süre sonra, Almanya tarafından da değişik amaçlarla kullanılan Rottweiler köpekleri, kendilerine özel yasaların gelmesiyle birlikte güvenlik ( Schutzund ) ve sportif amaçlar ile de kullanılmaya başlanmıştır.

Tüm bu zaman boyunca AKC tarafından kayıtlı bir köpek haline gelen bu ırk, zamanla standartlarını yükselmiş ve bu da popülaritesinin artmasına sebep olmuştur. Çok iyi genetik özelliklere sahip bu köpekler, malesef bazı kendini bilmezler tarafından kötü yetiştirilmiş ve bir süre sonra isimleri medya tarafından 'katil köpek' olarak anılmaya başlamıştır. Birçok suçlu, bu ırkı almış ve uyuşturucu ticaretinde kullanmış ya da köpek dövüşlerine sokmuşlardır.

Erkeklerin omuz yüksekliği 63 cm ile 68 cm arasında kabul edilir. Fakat en ideal olanı 51-63 cm olanıdır. Enselerinden kuyruk sokumuna kadar olan beden uzunlukları, omuz yüksekliklerinden biraz daha fazladır. Dişilerde kabul edilebilinir omuz yüksekliği ise 58 cm ile 63 cm arasındadır. İdeali ise 60-61 cm olarak belirtilebilinir. Erkek bir Rottweiler yaklaşık 50 kg olurken, dişilerin ağırlığı 43 kg civarındadır.



Rottweilerlar, diğer köpeklere nazaran, sahiplerine daha fazla düşkün olurlar. Hatta bunu aşk derecesinde bile düşünebilirsiniz. Sahibini birkaç gün göremeyen bir rottweiler, sabaha kadar ağlayabilir. Eğer terk edilirse, intihar etme eğilimi de oldukça yüksektir.

Yavruluğundan beri birlikte olduğunuz bir rottweilerın, tek bir isteği vardır, o da sizin ile hoş vakit geçirmek ve sizi mutlu etmek. Bunun için hiç tahmin etmediğiniz kadar efor sarfeder ve birçok köpeğin asla yapamayacağı cefakar işlerde bulunabilir. Eğer bir rottweiler alacaksanız, köpeğinize temel itaat eğitimi vermeye hazır olun. Çünkü rottweilerlar güçlü ve sert köpeklerdir. Sahibine mutlak itaat etmeyi ve onu üzmemeyi mutlaka öğrenmelidir. Köpeğinizin sizin yanınızdaki yerini bilmesi, düzgün bir eğitim için oldukça önemlidir.

Rottweilerlar, müthiş aile canlısı köpeklerdir. Rottweiler isteyen biri, mutlaka onunla oldukça fazla zaman geçireceğini ve ailesinden ayırmayacağını bilmesi gerekiyor. Çünkü bu köpekler, çok büyük bir yüreğe ve sevgi dolu gözlere sahiptirler. Ailelerinden uzun zaman ayrı kalamazlar.

Eğer uzun bir yolculuğa çıkacaksanız bile, mutlaka en az bir kişinin gelip köpeğinizle konuşması ve iletişim kurması gerekmektedir. Onu uzun süreli olarak asla yalnız bırakmayın. Çünkü rottweiler o güçlü görünüşün ardında oldukça hassas bir duygusal yapıya sahiptir ve ilişkiniz çok çabuk zedelenebilir.

Eğer fabrikanıza ya da uğramadığınız bir bahçenize bekçi köpeği almayı düşünüyorsanız, lütfen rottweiler almayın. Unutmayın ki, rottweiler sadece bir bekçi köpeği değildir ve bu şekilde mutsuz olacaktır.

Rottweilerlar, güçlü bacaklara ve vücut yapısına sahip oldukları gibi, kilo almaya da çok müsaittirler. Bu nedenle sık sık yürüyüş yapamadıkları ya da enerjilerini boşaltamadıkları alanlarda mutsuz olurlar. 



Emirhan Tetik
Devamını oku...

Rottweiler Turkiye